Kıbrıs

Hristodulidis: ‘Ortak AB pozisyonu, hepimizin Avrupa-Türkiye ilişkilerinde ilerleme görmek istememizdir’

Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis Yunan gazeteci Maria Psara ile Euronews için bir TV röportajı yaptı.

Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres ve KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile New York’taki üçlü gayriresmi görüşmeye katıldıktan birkaç saat sonra Euronews'e konuştu. 

Hristodoulidis, "Eğer ülke içinde işlevini yerine getiremeyen bir devletimiz varsa, Brüksel'de de işlevini yerine getiremeyecek ve çoğu durumda Brüksel'de sorunlara yol açacaktır" diyerek, konunun AB açısından neden önemli olduğunu dile getirdi.

Crans-Montana'daki görüşmelerin sona ermesinin üzerinden yedi yıl geçtikten sonra görüşmelerin devam etmesinin ve ilerleme kaydedilmesinin hem AB'nin hem de Kıbrıs'ın çıkarına olduğunu ima eden Hristodoulidis, "Ortak AB pozisyonu, hepimizin Avrupa-Türkiye ilişkilerinde ilerleme görmek istememizdir. Bu ilerleme aynı zamanda Kıbrıs sorununun çözümüne de bağlıdır." dedi.

Yunan Efimerida Sintakton gazetesi Brüksel muhabiri, aynı zamanda Kıbrıs RIK ve Avrupa ağırlıklı habercilik yapan Fransız kanalı Euronews için çalışan Yunan gazeteci Maria Psara ile görüşen Hristodoulidis, New York’taki gayriresmi görüşmede, Ersin Tatar'dan duyduğu pozisyonların Tatar'ın uzun süredir kamuoyuna dile getirdiği pozisyonlarla aynı olduğunu belirtti ve ‘Maalesef Sayın Tatar tarafından her şey reddedildi." dedi.

Üç garantörün yeni görüşmeye katılması…

Yeni bir gayriresmi görüşme için ‘Üç garantör güç var, üç garantör güç bu gayriresmi toplantıda hazır bulunacak. Böyle bir durumda üç garantörün de olumsuz olacağını düşünmüyorum. Bir yandan tarihin belirlenmesini bekliyorum, diğer yandan da bununla oldukça ilgileniyoruz’ diyen Hristodoulidis, geçmişte yaşanan bir olaya atıfta bulundu.

Olaf Scholz’un ‘müdahalesi’ ile Türkiye’nin Holgin'i, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi olarak kabul ettiğini iddia etti

Hristodoulidis, Türkiye’yi cuma günü ziyaret edecek Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un ‘müdahalesi’ ile Türkiye'nin Holgin'i, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi olarak kabul ettiğini iddia etti.

Almanya Şansölyesi Olaf Scholz’un cumartesi günü Erdoğan ile görüşeceğini hatırlatan Hristodoulidis, Scholz’la kendisinin yaptığı son görüşmede özellikle Kıbrıs meselesini ve Avrupa-Türkiye meselelerini tartıştıklarını söyledi. 

Sonraki gayriresmi görüşmelerin Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin Siyasi İşler ve Barış İnşasından Sorumlu Yardımcısı Rosemary DiCarlo tarafından yürütüleceğini söyledi

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Maria Angela Holguin’i yeniden atamaya hazır olduğunu söylediği ancak Holguin için ‘Tatar'ın cevabının olumsuz’ olduğunu iddia eden Hristodoulidis, bu bağlamda sürecin Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin Siyasi İşler ve Barış İnşasından Sorumlu Yardımcısı Rosemary DiCarlo tarafından yönetileceğini söyledi.

‘Di Carlo'nun oynayacağı bir rol var. Genel bir yorum yapmak gerekirse, Bayan Di Carlo'nun görevi devralması daha da önemli. Birleşmiş Milletler Genel Sekreter Yardımcısı'dır ve Birleşmiş Milletler kararlarına tamamen bağlıdır, Birleşmiş Milletlerin ikinci en yüksek yetkilisidir’ yorumunu yaptı.

Yeni geçiş noktalarının açılmasında gençlikle ilgili teknik komite ve ‘kayıp kişilerle ilgili bir Hakikat Komisyonu kurulması’ önerilerinin Tatar tarafından reddedildiğini ileri sürdü

Yeni geçiş noktalarının açılması için spesifik bir öneri yaptıklarını kaydeden Hristodoulidis, ‘Gelin tartışalım, vatandaşın günlük yaşamını kolaylaştırmak için açmak istediğimiz iki barikattan biriyle ilgili spesifik bir önerimiz var. Sayın Tatar'dan olumlu yanıt gelirse yola devam edeceğiz’ dedi. Sorunun sadece barikatlar olmadığını, gençlikle ilgili teknik komite kurulması ve ‘kayıp kişilerle ilgili bir Hakikat Komisyonu kurulmasıyla ilgili önerileri’ olduğunu ancak ‘Tatar tarafından her şeyin reddedildiği’ni öne sürdü. New York’ta ‘Biz hazırdık, ben de toplantı sonrasında olumlu somut önlemleri duyurmaya hazırdım. Ne yazık ki bu mümkün olmadı, bu yüzden bu tartışmaya geçtik.’ dedi.

Tatar'ın kendisinden Kıbrıs Rum mallarının gaspına karışan kişilere açılan davalara müdahale etmesini talep ettiğini iddia etti

‘Tatar'ın, Kıbrıs Rum mallarının gaspına karışan kişilere karşı dava açılması konusuna değindiği doğru mu?’ sorusuna, ‘Evet’ yanıtını veren Nikos Hristodoulidis, Tatar'ın müdahalelerinin büyük bir kısmının bu konuyla ilgili olduğunu ve hatta kendisinden bu konuda müdahale etmesini talep ettiğini söyledi. Kıbrıslı Rum lider toplantıda Tatar’a cevaben, ‘hukukun üstünlüğü ilkesiyle yönetilen bir devletin’, ‘Avrupa Birliği üyesi bir devletin’ yürütme erkinin Yargı’ya bu konuda herhangi bir müdahalesinin olmadığını anlattığını ileri sürdü. Ve ‘Hatta Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Rum partilerinin, bu sömürünün, mülk gaspının, hem Kıbrıs sorununun çözüm beklentisi hem de çözümün içeriği açısından olumsuz sonuç verdiğini açıkça belirten ortak bir bildirisini sundum.’ dedi.

“Hepimizin Avrupa-Türkiye ilişkilerinde ilerleme görmek istediği, varılan sonuçlarla ortak bir tutumdur. Bu ilerleme Kıbrıs meselesinden de geçiyor”

Avrupa Birliği'nin Kıbrıs sorunu sürecinde oynayabileceği role ilişkin bir soruya verdiği yanıtta, Hristodoulidis şöyle dedi: 

‘Kıbrıs Cumhuriyeti Avrupa Birliği'nin bir üyesidir ve olası bir çözümden sonra da üye olmaya devam edecektir. Yani çözümün içeriği Avrupa Birliği'nin kendisini etkiliyor. İçeride çalışamayan bir devletimiz varsa, konu Brüksel olunca da işleyemeyecek ve çoğu durumda yine Brüksel'de sorun yaratacaktır. Bu ilk sorun. İkincisi: Avrupa Birliği. Hepimizin Avrupa-Türkiye ilişkilerinde ilerleme görmek istediği, varılan sonuçlarla ortak bir tutumdur. Bu ilerleme Kıbrıs meselesinden de geçiyor. Bu ikinci boyuttur ve söylemeliyim ki Avrupa Komisyonu Başkanı'nın Kıbrıs meselesine artarak ilgi göstermesinden memnuniyet duyuyorum. Açıklamaların ötesinde daha somut bir şeye geçmemiz gerekiyor ve Avrupa Birliği'nin daha öncü bir rol üstlenmesinin bize yalnızca görüşmelerin yeniden başlatılmasında değil, aynı zamanda tartışmaların içeriğinde, özellikle de iç boyut konusunda da yardımcı olacağına inanıyoruz. Ama bu aynı zamanda Türkiye'ye de yardımcı olacak, dolayısıyla, dilerseniz, katılan herkes için bir kazan-kazan durumu yaratacak diyelim ve Avrupa Birliği'nin rolü açısından görmek istediğimiz rol de budur.’

Kaynaklar: EuronewsPolitis

: