Özel Araştırmalar

Arif Ummak kazaya mı kurban gitti ihmale mi?

Mikro-Makro, kazadan 6 yıl sonra tüm ayrıntıları ile olayı tekrar gündeme taşıyor. İşlerinde gerekli özeni göstermeyen polis memurları ve olayda ihmali olanlar varsa, bu kişilerin belirlenmesi adaletin sağlanması ve kurumların sorumlulukla çalışması için kaçınılmazdır.

24 yaşındaki hemşire adayı Arif’e 3 Aralık 2015 gününün hayatının son günü olacağı söylenseydi; önce her zamanki gibi bir espri yapar, kısa bir süre sonra yüzü asılır, öleceğine değil ama arkasında bırakacakları için, en başta annesi için üzülürdü. 

Arif o gün gerçekten öldü. Ölüm saati bile polis tarafından doğru olarak kayıtlara düşülmedi. Polis tahkikatındaki akıl almaz eksiklikler, tahkikat boyunca yapılan yanlışlar ve ihmaller, bu ‘kaza’nın yaşanmasında gerçekleri gizlemiş olabileceklerin cezasız kalmasına neden oldu. Arif’in hayatını dakikalar içinde sonlandıran kazanın olduğu yıl ve sonrasındaki ikinci polis soruşturması sırasında polis eski genel müdürü, birçok iddiayla sık sık gündeme gelen Süleyman Manavoğlu görevdeydi.

Arif’in başına gelenler aydınlatılmadığı sürece başka ‘kazalar’ da belki sizin çocuğunuz, eşiniz ya da torununuzun yaşam hakkını bir anda elinde alacak, adalet yerine getirilemeyecek ve en basit görevlerini bile yerine getirmeyen bazı polisler hiçbir ceza almadan yükselirse genç polisler de aynı yolu izleyebilecektir.

Kurumlar böyle çürür. Kurumların içindeki çürükler ayrılmazsa bir çürük diğerini, o yanındakini çürüterek olduğu gibi tüm kuruma yayılır. Bugün Polis Genel Müdürü olarak görev yapan Ahmet Soyalan kurum için kuşkusuz çok büyük bir şanstır ve önümüzdeki yıllarda Soyalan gibi genel müdürlerin görev başına gelmesi Polis Örgütü’nün saygınlığının artması açısından yaşamsaldır.

Haberimizin devamında sunacağımız kanıtlara dayanarak, yeni bulgular ışığında olayda büyük ihmale neden olanların belirlenmesi için polisin tekrar soruşturma açması ve zamanında soruşturmayı olması gerektiği gibi yapmayan polisler hakkında disiplin soruşturulması yürütülmesi adaletin sağlanması için gereklidir.

Gazimağusa Kaza Mahkemesi yargıcı Ayşen Toroslu, 8/11/2017 tarihli kararında, Arif Ummak’ın başka şahıs ve/veya şahısların kast ve/veya ihmali neticesinde ölmüş olabileceğinden şüphelenmek için yeterli sebebin var olduğuna hükmetmiş ve aleyhlerinde cezai kovuşturma başlatılması gereken kişi veya kişilerin saptanamadığına bulgu yaparak, polisin yaptığı tahkikattaki eksiklikler nedeniyle ileri tahkikat yapılmasına emir vermiştir. 

Birazdan tüm detaylarıyla polis soruşturmasının akıl almaz hatalarla dolu olduğunu belgeleriyle okuyacak ve animasyonlar, geo-lokasyon teknikleri ve fotoğraflarla sunacağımız değerlendirme eşliğinde, bu ‘kaza’nın nasıl ağır ihmalle gerçekleşmiş olabileceğini göreceksiniz. Polisin olay yerinden parmak izlerini almaması kadar polislik mesleğinin birincil görevini ihmal etmesinin hiçbir mantıklı açıklaması olamaz. Polis soruşturmalarında delillerin dikkatli bir şekilde toplanması ve kayıt altına alınmasından daha önemli ne olabilir? 

Polisin yargıcın ileri tahkikat kararına rağmen her nasılsa aynı sonuca ulaşması ve olayda bir ihmal bulgulamamış ve dosyayı kapatmış olması, kamuoyu adına çok endişe vericidir.

Ülkemiz yargıçları Arif’in ölüm tahkikatındaki birçok ihmal gibi, cinayet davalarında bile polisin tahkikatta yaptıkları eksikliklere dikkat çekiyor. Geçtiğimiz günlerde bir kadının öldürülmesi davasında yargıç, sanık aleyhinde yürütülen tahkikatta ciddi eksiklikler olduğunu, evin kapısının kolları üzerinden parmak izi alınmamış olmasına ve ayrıca maktulün ölü olarak üzerinde tespit edildiği koltuğun da emare olarak alınmamasına vurgu yapmış ve polisin hataları olduğuna kararında yer vermişti.

Polis yaptığı soruşturmalarda güven sağlayamadığında, olası suçluların korunup korunmadığına dair derin şüpheler oluşur. Bu kuşkular arttıkça polis kurumuna güven azalır. İşini kayıtsızca ya da kasıtla doğru yapmayan polisler hakkında disiplin soruşturması açılmalı ve soruşturmaların sonuçlarına göre gerektiğinde görevini yerine getirmediği kanıtlanan polisler kamu görevinden çıkarılabilmelidir. Polisler, savcılar ya da adaleti yerine getirmekle görevli yargıçlar, hiç kimse tanrı değildir. Her memur konumu ne olursa olsun yurttaş için çalışmak, görevini kişisel çıkar, kayırma gözetmeksizin eksiksiz yerine getirmek zorundadır. Bu ilkeler zaten Polis Örgütü Yasası’nda da madde madde mevcuttur.

Eksik ve hatalı bir soruşturma aynı eksikler ve hatalar yinelenerek farklı bir sonuca ulaşamaz. Arif Ummak tahkikatında da böyle oldu.

Arif, YDÜ Hemşirelik Fakültesi’nde 4. sınıf öğrencisiydi. Mezuniyetine çok az kalmıştı. Haftada 2 gün inşaat malzemeleri satan Geçitkale’deki yapı markette çalışıyor, okul masraflarını ve yaşam giderlerini kendi karşılıyordu. Aynı yapı markette Arif sürekli olmasa da uzun yıllardır part-time çalışıyordu. 3 Aralık 2015’de sabahtan işe gitti ve öğlen yemeği için 12 civarında evine uğradı. Annesi ve nişanlısı Arif eve geldiğinde evde olmasa da, Arif telefonla eve geleceğini bildirmiş ve annesiyle nişanlısı yakındaki alışverişlerinden hemen eve dönmüşlerdi. Arif’in okuldan gelecek küçük kardeşini hesaba katarak yaptıkları 4 kişilik menemen Arif’in son yemeği olacak, Arif kahve içmeden işe gidişinden sonra bir daha aile yuvasına dönemeyecekti. 

Arif yemekten sonra annesinin yanağından son bir makas alarak, 13:00 gibi 2-3 dakikalık mesafedeki işyerine gitmek üzere evden çıktı. Yapı markete gittiğinde market sahibi İ.Ç, eşi, kızı, şirketin yıllardır tır şoförlüğünü yapan E.Y’nin kızı N.Y yapı marketteydi. Marketin sahibi İ.Ç, 5 palet parke yüklü tırı Gönendere’den Geçitkale’ye henüz getirmiş ve tırı yapı marketin yaklaşık 100 metre uzağındaki ‘depo’ ya da ‘ambar’ denilen açık alana, elektrik direğinin yanına park etmişti. Tırı kaldırımın üzerine çıkararak, direğin yanına park etmek yapı markette kuraldı. Böylelikle hem ana yol kapatılmıyor hem önü kaldırım üzerine gelen tırın hareket etmesi önleniyor hem de forkliften tıra yükleme/boşaltma geçiş alanını korunarak yapılabiliyordu. Yapı marketin sahibi Arif’ten forkliftle tırdaki parkeleri boşaltmasını rica etti. Arif sigara sarmayı bırakarak hemen işe koyuldu. Forklifte Arif’i çalışırken gören iki kişi vardı. Biri aynı sokakta oturan bir komşu, diğeri Gönendere’den Arif çalışırken şirketin kamyonu ile olay mahaline dönecek olan tır şoförü E.Y.

Mikro-Makro’nun bulgularına göre E.Y Arif’i aslında son gören ve kızıyla birlikte ölü bulan kişiydi. Polis ifadelerdeki saatleri muhtemelen sıralamadığı için Arif’i çalışırken gören son kişinin komşu D.İ değil, E.Y olduğunu fark etmedi. E.Y kamyonla Gönendere’den markete dönerken Arif’le kamyonundan selamlaşmış ve Arif olası saat dizimine göre E.Y’yi gördükten hemen sonra tırla direk arasına sıkışarak hayatını maksimum 8 dakika içinde kaybetmişti. 

Adli Tıp Uzmanı Dr. İdris Deniz şahadetinde bu tür sıkışma ve havasızlıktan ölümlerde kişinin maksimum 8 dakika içinde beyin ölümünün gerçekleşebileceğini söylemişti. Arif E.Y ile uzaktan selamlaştıktan sonra forklifti çalışır durumda bırakarak, tırın yanına gitmiş, tırın yerden ya da basamağına çıkarak aracın kontağını çevirmişti. El freni çekik, 3. viteste olduğu ileri sürülen tır aniden hareket etmiş ve Arif hareket eden tırın kapısı ile elektrik direği arasında sıkışarak yaşamını kaybetmişti. Bir tırın el freni çekik, hem de 3. viteste hareket edemeyeceği polisin olay mahallindeki, kazayla aynı gün, aynı yerde ve kazadan çok kısa bir süre sonra yapılan ilk tahkikatta kanıtlandığı halde el freninin çekilmemiş olabileceği üzerinde tüm ısrarlara rağmen durulmamış, tırı park eden kişinin olası ihmali ve bu ihmalin üzerini örtmeye çalışmış olabileceklerin üzerine gidilmemiştir.

Nitekim Polis'in olay yerinde ilk yaptığı tahkikatta aynı tırı E.Y kontrolünde çalıştırmış; el freni çekilmiş ve 3. vitese alınan tırın hareket etmediği, el freni inikken viteste olsa da 30 cm. kadar öne atıldığı bizzat soruşturma yetkilisi Polis memuru tarafından raporlanmıştır. Mağusa Polis Müdürlüğü’ne bağlı Kademe ve Araç Muayene Şubesi’nde Araç Muayene müfettişi Polis memuru A.B, kaza mahallinde yaptığı tahkikatta aracın fren, el freni, ışık teşkilatı ve direksiyon tertibatının birtamam ve faal olduğunu da tespit etmiştir. 

Mikro-Makro ekibi DAF XF, 95.480 model bir tır üzerinde yaptığı çalışmalarda bir tırın havaları dolmadan bırakın hareket etmeyi, ne gaz pedalının ne direksiyonun ne de kornasının çalıştığını tespit etmiştir. Kaynağımızın aracı özel bir şirkete ait olduğu için tırın hareketlerini görüntüleyemesek de bir tırın 'imdat'ı, yani el freni çekili halde hareket etmeyeceğini biz de belirledik.

Sonraki ifadelerinde ısrarla tırın el freninin çekik ve 3. viteste olduğunu söyleyen tır şoförü E.Y olay günü, kaza mahallinde yapılan tahkikatta polis memuru A.B’ye ‘aracın çekili olup olmadığına ve içerisinde vites takılı olup olmadığına dair herhangi bir şeyi, panik içerisinde olduğundan dolayı hatırlamadığı’nı söylediği de kayıt altına alınmıştır.

Geçitkale Polis Karakolu'nun o zamanki amirlerinin kaza yerinde, aynı araçla, kazadan kısa bir süre sonra yapılan tahkikat yerine, yargıçın talebi doğrultusunda 1 sene sonra karakolun bahçesinde, bazı aksamlarında oynanması muhtemel aynı tırla yapılan tahkikatta, 2. bir kamera olmasına karşın tır içinden vitesin ve frenin konumu gösterilmeksizin çekilen görüntüleri dikkate alması ve bir tırın el freni çekik, 1. viteste hareket edebileceğini ileri sürmesi son derece tartışmalıdır. Zira ifadelerde tırın 3. viteste veya üç buçuk “içinde” olduğu sık sık yer almaktadır. 

Mikro-Makro'nun profesyonel ve oldukça gelişmiş bir sürüş simülasyonundan filme aldığı aşağıdaki simülatör görüntülerinde el freni çekik tırın çalışmayacağı ayrıca gösterilmiştir: 

Tıra ilişkin simülasyonlar, araçları simüle etmek için gerçek zamanlı yumuşak gövde fiziği yapısı kullanan, sürekli olarak fizik denklemlerini ve problemlerini gerçek zamanlı olarak hesaplayan BeamNG.drive’dan alınmıştır. Alman oyun şirketi BeamNG.drive, simülasyonları özel fizik kodları yazarak oyun motorunu çalıştırmaktadır.

İfadelerdeki çelişkili olan saatler

 

İfadelerin olması gerektiği gibi tekrar düzenlenmiş hali

Kazaya ait diğer detaylar

Arif Ummak’ın boyunun tır
üzerinde karşılaştırması
Arif Ummak’ın boyunun tır
üzerinde karşılaştırması
 
Tır içindeki işaretlenmiş bölümler
Tır içindeki bölümler
 
Arif Ummak bedenindeki yara
izlerinin işaretlenmesi
Arif Ummak bedenindeki yara
izlerinin işaretlenmesi
 
Tır içinde izlere neden olan bölümler
Arif Ummak’ın yara izleri
 
Netleştirilmiş ayakkabı izleri (1)
Ayakkabı izi (1)
 
Netleştirilmiş ayakkabı izleri (2)
Ayakkabı izi (2)
 

Polis tahkikatı sırasında şu önemli noktalar bilinmeyen nedenlerle dikkate alınmadı

Tır şoförü E.Y’nin ilk beyanı ile sonraki şahadetleri çelişti.
Arif’i bulan tır şoförü E.Y olay günü 14:45’de kaza mahaline giden Polis memuru A.B’ye ‘aracın el freninin çekili olup olmadığına ve içerisinde vites takılı olup olmadığına dair herhangi bir şeyi, panik içerisinde olduğundan dolayı hatırlamadığını’ söyledi. 2015’te karakolda Polis Çavuşu olan H. Y’a verdiği sonraki ifade ve ek ifadede aracın el freninin çekik ve 3. viteste olduğunu sürekli yineledi.
Kazanın hemen sonrasında, olay yerindeki tır el freni çekik hiçbir viteste çalışmadı.
Mağusa Polis Müdürlüğü'ne bağlı Araç Muayene Şubesi'nde, Araç Muayene Şefi Polis memuru A.B ifadesinde şu tespitleri yaptı: ‘03.12.2015’te saat 14:45’te kaza mahaline giderek (…) aracı ilk hareket ettiren şahıs ve konu aracı sürmeye hazi sürüş ehliyetine sahip E.Y’dan el freni çekili, vites içinde hali ile çalıştırmasını istedi. Yapılan tatbikatta aracın yerinden hareket etmediğini görerek, el freni çekilmemiş, sadece vites içinde bırakılmış hali ile yapılan çalıştırma tatbikatında aracın 30 cm. ileri yürüdüğünü (atıldığını) tespit ettim. (….) Kaza sonrası aracı ilk hareket ettiren şahıs olan E.Y’den yaptığım tahkikatta, aracın el freninin çekili olup olmadığına ve içerisinde vites takılı olup olmadığına dair hehangi bir şeyi, panik içerisinde olduğundan dolayı hatırlamadığını öğrendim.’
Parmak izi uzmanı polis memuru İ.K, tırdan parmak izi almadı.
Gazimağusa Polis Müdürlüğü’ne bağlı Adli Şube’de olay yeri inceleme ve parmak izi olarak görev ifa eden’ polis memuru İ.K ifadesinde, ‘14:40’da olay yerini ziyaret ettiği’ni belirtti. ‘Tespit ettiğim tüm bulguların ve olay yerinin gerekli resimlerini çektim’ dedi ve 04.12. 2015 tarihinde ‘Gazimağusa Devlet Hastanesi otopsi salonunda Adli Tıp Uzmanı Dr. İdris Deniz tarafından yapılan otopsinin resimlerini Polis Çavuşu H.Y’nın huzurunda çektim’ ifadelerini kullandı. Olay yerini inceleyen ve fotoğraf çeken parmak izi uzmanı İ.K tır içinden, tırın dış yüzeyinden parmak izi almamıştı.
Polis tır içinde yan koltuk ve civarından görüntü çekmeyerek ve tırın komşu koltuğundan da parmak izi örneği almayarak şüpheleri artırdı.
Polis sadece 2 dakika harcayarak tırın içinden yan koltuktan ve civarından görüntü almadı. Tırın hiçbir yerinden parmak izi de alınmadığı için araçta ikinci bir kişi olabileceği şüphesi bu nedenle arttı.
Polis Çavuşu H.Y yapı marketten kamera görüntülerini tam 6 gün sonra istedi.
Polis Çavuşu H.Y kaza günü yapı marketten kamera görüntülerini istemedi. Olaydan 6 gün sonra Gazimağusa Polis Müdürlüğü Kamera görüntü uzmanı Polis memuru O.Ö ile birlikte yapı marketi ziyaret eden H.Y, cihazın arızalı olduğunun kendisine söylendiğini ve konu cihazı sökerek yapılan incelemede ‘hard diskin arızalı’ olduğunun tespit edildiğini ifade etti.
Polis memuru A.H’nun hazırladığı kaza mahalinin krokisinde eksikler vardı...
 
Polis müfettişi H.K’nın yardımıyla ölçüleri alınan, polis memuru A.H'nun hazırladığı krokide araca ait sağ ön, sol ön, sağ arka ve sol arka lastiklere ait 50'şer cm. lastik sürtünme izi tespit edildiği belirtilmektedir. Eğer bir aracın 4 lastiğinin de sürtünme izleri mevcutsa (ABS gibi fren kontrol sistemi olmadığı durumlarda) bu aracın ani fren yaparak durduğunu gösterir. Olay yeri fotoğraflarında dorse lastiklerine ait izler mevcut olmasına ve kaza krokisinin dizininde tanımlanmış olmalarına rağmen herhangi bir ölçüm değeri verilmemiştir.
El freni çekili durumda idiyse zaten ön tekerler için iz olmaması gerekiyordu.
Dorse tekerlekleri sağlam durumdaki park freni ile sabitlenmişse tırın 3. viteste veya buçuk içinde hareket etmesi söz konusu olamazdı. Eğer iddia edildiği üzere el freni çekili durumda ise zaten ön tekerler için iz olmaması gerekiyordu. Zira tırlarda motor tırı arkadan iterek, arka tekerlekleri döndürme yoluyla hareket ettirir.
Tıra ait olduğu ileri sürülen lastik izleri olay anına ait olmayabilir; araştırılmadı.
Tırın el freni çekili durumda olsaydı, ön tekerler için lastik izi oluşmaması gerekiyorsa, olay esnasında oluştuğu ileri sürülen izler, tırın ağırlığı, lastiklerin basıncı ve lastiklerin eskimesi gibi farklı durumlara bağlı olarak oluşmuş doğal izler olabilir. Polis bu detayı da araştırmadı.
Dorse lastiklerinin izleri tırın fren sisteminde bir sorun olduğunu gösteriyor.
Tırın el freni çekik olduğu iddiasına rağmen lastik  izlerinin oluşması, tırın fren sisteminde bir sorun olması nedeniyle el freninin tırı durdurmadığını, sadece dorseyi durdurduğunu gösteriyor. O halde tırın vites içinde bırakıldığı, el freninin çekili olmadığı ve aracın marşa basılması suretiyle hareket etmiş olması söz konusudur.
 
İkinci tahkikatta da tır el freni çekik olarak 3. viteste çalışmadı.
Polisin bir sene sonra, karakol bahçesinde yaptığı ikinci tahkikat sırasında da tır el freni çekik olarak 3. viteste çalışmadı. Ancak tırın el freni çekikken 1. viteste ilerlediği görüldü.
 
Polis ikinci tahkikatında tır içinden görüntü almadı.
Polis bir sene sonra ikinci kez tahkikat yaparken tır içinden vites ve el freninin konumuna dair 2. kamerası olay yerinde olduğu halde ve kolaylıkla görüntü alabilecekken almadı. 
 
Yapı marketin sahibi ailenin iki üyesinin derhal 112 Acil Servisi aramaması polisin dikkatini çekmedi.

Olayı ilk duyan yapı marketin sahibi ailenin üyeleri A.Ç ve kızı N.Ç’nin derhal ya da sonra 112’yi aradıklarını ifadelerinde belirtmemesi poliste şüphe uyandırmadı. Marketin kapısından içeri girdiği sırada kız çocuğundan ambulans çağırın ifadelerini duyan müşteri H.K tırın yanına gittikten ve şoför E.Y’ı ve Arif’i gördükten sonra ve Arif’in boynunda nabzını kontrol ettikten sonra 112’yi aradı. 

Hemşirelerin ve Acil Servisi arayan H.K’nın ifadeleri örtüşüyor. Polis neden kazanın 13:40’da değil, 13:20 sularında gerçekleşmiş olabileceğini önemsemedi?
H.K 13:30 raddelerinde yapı markete girişinde olduğunu söylediğine göre ambulans da tahminen 13:35 gibi aranmış olabileceğine göre Acil Servis’in 13:40’da Geçitkale Sağlık Ocağı’na bilgi vermiş olması makuldür. Hemşireler ve ambulans şoförü de 13:40’da arandıklarını söylemiştir. Bu durumda yapı marketin sahibi ailenin ifadelerindeki saatler çelişiktir. Polis bu durumu önemsemedi.
İfadelerde verilen ve doğru olduğu aşikar saatler E.Y’nin Arif’i gören son kişi olduğunu gösteriyor.
Polis ifadelerde verilen saatleri önemseseydi Arif’in kaza anının E.Y’nin kamyonuyla tırın önünden geçerken ya da hemen biraz sonrasında olduğundan şüphelenecekti. Neden şüphelenmedi?
Polis E.Y’nin kullandığı kamyonu incelemedi.
Polis E.Y’nin kullanımındaki kamyonu incelemeye gerek görmedi. Halbuki E.Y deponun önünden kamyonla geçerken Arif'i gören son kişiydi. Kamyonda inceleme yapılmaması da spekülasyonlara yol açtı.
Polis Arif'in kıyafetlerini incelemediği için olayın ihmalden dolayı kaza olmayabileceği, kasıt veya cinayet şüphesi haklı olarak derinleşti.
Arif'in olay günü giydiği kıyafetleri arasında bulunan kahverengi deri ceketin arkasındaki sıyrığın tırın içinde sıkışma anında takılarak oluştuğu netken polis yeterli özeni göstermediği için bu detay da gözden kaçtı.
Polis görgü tanıklarından şüpheli ifadelerde bulunanların sebebsiz zenginleşip zenginleşmediğini araştırmadı.
Kazadan sonra Mahkeme kararı ile yapılan tahkikat sırasında ve sonrasında Polis şüphe çeken ifadeleri olan görgü tanıklarının sebebsiz zenginleşip zenginleşmediğini incelemedi.

Yukarıda sunduğumuz araştırma sonucunda, yapılan Polis soruşturmalarında 24 yaşındaki Arif Ummak'ın hayatına mal olan kazadaki olası ihmallerin yeterince incelendiği, kamuoyunun şüphe içinde bırakılmadığı ve ihmale neden olabilecekler hakkında kuşkuları ortadan kaldıracak kanıtların Polis tarafından elde edildiği söylenebilir mi? İhmale neden olan kişilerin yargılanması da bu sebeplerle gerçekleşmemiş olabilir mi?

Polis soruşturmalarında azami dikkat ve duyarlılık gösterilmediğinde polis ve toplum arasındaki ilişkiler zedelenmekte, bazı polislerin kurum değerlerini istismarı polise olan toplumsal desteğin azalmasına neden olmaktadır. 

Toplum destekli polislik anlayışının hayata geçebilmesi için toplum ve polis arasındaki ilişkiler vicdan, adalet gibi temel kavramların sarsılmaması ve polisin iyi niyetini koruyarak toplumun taleplerini halkla bütünleşerek yerine getirmesi gereklidir. Arif’in ölümünde ve diğer başka pek çok olayda bazı polis memurları görevi kötüye kullanmış ve keyfi davranış sergilemişse, polis birçok olayın aydınlatılmasında ihtiyaç duyduğu toplumsal destekten yoksun kalacaktır. 

Polis arkasında toplumun desteği olmaksızın işlenen suçları sadece kendi çabasıyla çözemez. Polisin bire bir olaylar bazında gerçeğin ortaya çıkmasına göstereceği özen ve toplumla kaynaşma çabası suçla mücadelede toplumsal desteği almasında en önemli koşullardır. 

Olayların delillere rağmen çözülmediği inancı kalıcı hale gelirse, ’kaza’ ve ‘cinayet’ vakalarından yolsuzluk, dolandırıcılık, kaçakçılık olaylarına kadar geniş suç yelpazesinde işlenen suçlar tespit edilemez ve cezalandıramazsa, polise ilişkin kayırma, rüşvet ve yolsuzluk söylentileri kurumun saygınlığına gölge düşürecektir.

Bu haberle ilgili herhangi başka bir bilgi ve/veya belgeye sahipseniz Mikro-Makro’ya iletisim@mikro-makro.net’den veya +90 533 852 60 63’den ulaşabilirsiniz.
: